ÖLÜM
            Yaşayan insanlar neden korkarlar 
            Aydınlık bir günün gecesi ölüm 
            Düşünce simsiyah saçlara karlar 
            Olur yalnızlığın ecesi ölüm 
            Gelir kurtuluş olur mutsuz kalplere 
            Gelir hüzün verir tüm gönüllere 
            Soğukluk saçar sıcak ellere 
            Dillerin titreyen hecesi ölüm 
            Bazen bir namlunun ucunda gelir 
            Harpte şarapnelin içinde gelir 
            Kimimize ayın bilmem kaçında gelir? 
            Zihnin çözülmeyen bilmecesi ölüm 
            O gelince söner gözlerdeki fer 
            Kazılır toprağın altında bir yer 
            Eller üstünde bir sevgili gider 
            Bir esrarlı alemin öncesi ölüm 
            30.1.1971  Eskişehir 
            
            SON YOLCULUK 
            Sessizlik içinde gitti göklere 
            Bir çift ak atın çektiği nur arabasında 
            Gittiği yol arkasından katlanıyordu 
            Sonsuzluk diyarlarının arkasında 
            Melek gibi güzeldi uzaklaşırken 
            Hafifçe el sallıyordu ağlayanlara 
            Melekler sepet sepet beyaz mendiller 
            Atıyorlardı geride kalanlara 
            Sessizlik içinde gitti göklere 
            Bulutlar kadar beyazdı elleri 
            Melekler gökyüzünden bir yağmur gibi 
            Saçıyorlardı etrafa beyaz gülleri 
            Ağustos 1971   Eskişehir 
            
            Aile dostumuz Nahide Özbek'in ardından... 
             
            MAHKUMUN DÜNYASI 
            Ne zaman baksam penceremden dışarı 
            Bir gemi görürüm dalgalar arasında 
            Yardım edecek gibi uzanır kollarım 
            Çaresizlik içinde bulanır duygularım 
            Ne zaman baksam penceremden dışarı 
            Bir bahar görürüm tüm renkleriyle 
            Kendimi kuşların yerine koyarım 
            Özgürlüğün zevkini içimde duyarım 
            Ne zaman baksam penceremden dışarı 
            Bir güneş görürüm gecenin kovduğu 
            Güneş bir daha dönmeyecek sanırım 
            Onu kovan kara geceyi kıskanırım 
            Ne zaman baksam penceremden dışarı 
            Bir gökyüzü görürüm masmavi sonsuz 
            Yerde büyülenmiş gibi bakakalırım 
            Koyu maviliği gözlerime alırım 
            Ne zaman baksam penceremden dışarı 
            İnsanlar görürüm gülen, konuşan 
            Tutup sevecek gibi uzanır kollarım 
            Çaresizlik içinde bulanır duygularım 
            
            -Beste-  31.1.1972  Eskişehir 
             
            ATA'YLA SOHBET 
            Atam! 
            Sen gideliden beri 
            Biz çok değiştik. 
            Evelallah iyiyiz 
            İyi kötü yuvarlanıp gidiyoruz işte 
            Harp, marp yok 
            Başımızda bir Kıbrıs davası vardı 
            Allahın izniyle onu da hallettik 
            Hatta geçenlerde bir de füze attık. 
            Bayağı ilerliyoruz 
            İnönü'yle Bayar'da barıştı 
            İyi ki barıştılar 
            Çünkü bundan başka derdimiz, tasamız yoktu 
            Bayramlarda ve on Kasımda 
            Seni milletçe anıyoruz Atam! 
            Dünyada haber bol 
            Jaklin, Onasis'le evlendi 
            Bi de Maria Callas buraya geldi 
            Maşallah milletçe böyle sosyal olayları 
            Satırı satırına takip ediyoruz 
            Okullar? 
            Artık okullar erken kapanıp 
            Geç açılıyor 
            Bravo bizim gençlere! 
            Hem memleket meselelerini hallediyorlar 
            Hem de tıkır tıkır sınıflarını geçiyorlar 
            Herşeyde olduğu gibi 
            Sporda da Ortadoğunun ve Balkanların en iyisiyiz 
            Futbolda Rusyayı 2-0 yendik 
            Tabii... 
            Bazı olaylara da milletçe üzülüyoruz 
            Atina'da Ajda Pekkan'ın hakkını yediler 
            Bu kadarı da fazla artık! 
            İşte böyle... 
            Biz iyiyiz, hoşuz Atam 
            Yalnız 
            İzini kaybettik 
            
            ZAM GELDİ 
            Kondu yeni vergiler ve her şeye zam geldi 
            Hem de ne şatafatlı sanki sadrazam geldi 
            İyi oldu diyemem çünkü derdi dilimde 
            Dün yediğim elmalar bugün bana ham geldi 
            Yıllar yılı hükümetin uyduramadığı zam 
            En sonunda milletin kesesine tam geldi 
            Hükümetin kasası dolup taşacak amma 
            Fakirin hanesine kasavet ve gam geldi 
            Yeni devalüasyonla ihracatçı kazandı 
            İthalatçılarınsa başına yamyam geldi 
            Yeni vergileri düşünürken ister istemez 
            Aklıma bomboş hane ve de bomboş dam geldi 
            Ben bir dertli Hüsnü'yüm zamları düşünürken 
            Bir an dalıvermişim içime ilham geldi 
            
            ANNEME 
            Bu anneler gününde düşüncemde sen varsın 
            Ben seninle mutluyum, sen benle bahtiyarsın 
            Bugün sana verecek bir hediyem yok anne 
            Sanma ki sana karşı içten sevgim yok anne 
            Ben seninle mutluyum bütün hediyem sevgim 
            İnan bana sana olan sevgim çok, pek çok anne. 
            9.5.1970 Cumartesi   Eskişehir 
            
            HAYAL ÇİZGİLER 
            Issız vadilerde esen rüzgar sen 
            Ne arıyorsun beynimin içinde 
            Bilinmeyen geleceğimi düşünürken 
            Hissediyorum bazen seni içimde 
            Birden her şey görünüyor başka biçimde 
            Sen göz kapaklarıma damlayan yağmur 
            Yanağımda kendine yol mu arıyorsun? 
            Sanki gökyüzünden kalbe inen nur 
            Gibi beni sımsıcak sarıyorsun 
            Yanağımdan dudaklarıma varıyorsun 
            Unutmaya başladığım o mutlu gülüş 
            Bilmiyorum şimdi nerelerdesin 
            Mutlu gecelerde görülen bir düş 
            Kadar umutsuz ve uzak yerdesin 
            Hafızamda koyulaşan senelerdesin 
            Haziran 1970   Eskişehir 
            
            1971 yılında "Özlem" adıyla tarafımdan plağa okundu, "Bilmem" adlı parçanın arka yüzü olarak. 
             
            İYİLİ ŞİİR 
            Şarkı söylemek iyi şey 
            Alkışlanmak daha iyi 
            Her şey güzel, her şey iyi 
            Bir de dinleyen olsa 
             
            Nutuk atmak iyi şey 
            Dinlenmek daha iyi 
            Her şey güzel, her şey iyi 
            Bir de anlayan olsa 
             
            Ölmek bence iyi şey 
            Ecelle daha iyi 
            Her şey güzel, her şey iyi 
            Bir de ağlayan olsa 
            
            AFS DESTANI 
            İlim irfan yolunda ben yürüyorken 
            Başarı yolunda yükseliyorken 
            Zavallı şansım da tam gülüyorken 
            Kolumu, kanadımı kırdın AFS 
            ABD hayaliyle güç alıp koşan 
            Düşünüp, düşünüp sevinip coşan 
            Aşılmaz denilen setleri aşan 
            Kalbin ümitlerini kırdın AFS 
            İmtihanda iki saat bekledim 
            Bildiğime yenileri ekledim 
            Sevinçli haberi beş ay bekledim 
            Kara haberi yazıp attın AFS 
            Evrakları süratle tamamlayıp yolladım 
            Bekledim, hep bekledim postacıyı kolladım 
            Ona gidecek kişi ne yazık ben olmadım 
            Sevincimi, azmimi yıktın AFS 
            "Ne yapalım yani" deme hiç bana 
            Bu kadar ümitle bağlanan sana 
            Böylesine gitmeyi arzulayana 
            Nasıl "Hayır" dersin, kuzum AFS 
            "İkmale kalmasaydın?" deyip çıkarsın 
            ABD yolunu bana tıkarsın 
            Acı sürprizlerle canlar sıkarsın 
            Uçakta hiç yer mi yoktu AFS? 
            Önceden ne diye ümit verirsin 
            Uçak biletini ne gösterirsin 
            Benim yerimde olsan sen de erirsin 
            Eğer hassas bir kalbin varsa AFS 
            Gülmek istesem de gülemiyorum 
            Amerika yanına gelemiyorum 
            Şansımın duvarını delemiyorum 
            Güldürdü, ağlattı sonra AFS 
            Belki bir kem göz bana bet baktı 
            Beni belki bir acı beddua yaktı 
            Belki de kör talih çelmesin taktı 
            Baktı, taktı, yaktı beni AFS 
            İstemem, sözlerle yaramı sarma 
            Yaralı kalbime deva çıkarma 
            Dokunma yarama, üstüme varma 
            Yak kalpleri, yık kalpleri, yapma AFS 
            Uçak gider ben kalırım burada 
            Bambaşka bir hayat vardı orada 
            Tam hazırlanmışken ben bu arada 
            Merdiveni çektin, düştüm AFS 
            Bu şiirde yalnız içimi döktüm 
            Yüreğimde oturan acıyı söktüm 
            Rahat ol sen şimdi, ben zaten çöktüm 
            Artık ilaç beni iyi etmez AFS 
            Bu şiirde kırık bir kalbin sesi var 
            Bu şiirde büyük bir hasret bestesi var 
            Bir kişi daha gitse sanki ne çıkar 
            Beni mecnun ettin bur'da AFS 
            San Kathy, sen Flo, bekleme beni 
            Nasıl görmeyi arzulamıştım seni 
            O ümitsiz mektup yıktı bendeni 
            Arzumu, emelimi yıktı AFS 
            Bu şiirle ben hiç yağ çekmiyorum 
            İçimdeki acıyı bil istiyorum 
            Senden fazla nefret de etmiyorum 
            Efkarlandım bana bakma AFS 
            Bir hocanın kaprisine kurban gittim ben 
            Kaldığım derslerden tam geçecekken 
            Bir ay sonra oraya ben gidecekken 
            Buracıkta mahzun kaldım AFS 
            Sanki şimdi oraya gidemezmiyim? 
            İkmalimi dönüşte veremezmiyim? 
            Bu durum karşısında erimezmiyim? 
            Bir çare bul bana n'olur AFS 
            Florida, güzel New York, Washington 
            Çağırıp durmayın, gelemiyorum 
            California, Virginia, yar Boston 
            İnanın gözyaşımı silemiyorum 
            
            NİŞAN HEDİYEM 
            Bu gece büyük gece 
            Bu gece büyük gece 
            Çünkü sevgi sembolleşti 
            Bir sevgi derinleşti 
            Gönüller birleşince 
            Bu gece kutlu olsun 
            Herkese kutlu olsun 
            Temennim Hacer-Emre 
            Tam bir ömür birlikte 
            Birlikte mutlu olsun 
            11.12.1969  Perşembe  Eskişehir 
            Emre ve Hacer Dağdeviren'e  tarafımdan bestelendi. 
            
            Hacer ve Emre 31.12.1969 gecesi saat 12.00'de (Yılbaşı) İstanbul'da nişanlandılar. Hediyemi, yüzükler takıldıktan biraz sonra gitarımla sundum. 
             
            ONU BEN GETİREYİM 
            Onu ben getireyim 
            Işıkların göğü yaktığı günde 
            Onu ben getireyim 
            Ayın en parlak gününde 
            Babamdı o getirecek olduğum 
            O gün kuruyup, kararıp, solduğum 
            Oldu o günlerde dışar'da kaldığım 
            Haberlerin beni yıktığı günde 
            Musa Başer'in yarası 
            Bağrımda oldu karanın karası 
            Nisan ile Mayıs arası 
            Yazılmış babamın kara yazısı 
            Aktı bir damla kan alnından 
            Oldu dünyada her şey kanından 
            Oldu her şey  tam bir anından 
            Güneşin yeri yaktığı günde 
            Babamın arkadaşları geldi taksiyle 
            Annem dedi beni de götürün ille 
            Ama babam gelecekti yarın erkenden 
            Annem de vazgeçti Afyon'a gitmekten 
            9.5.1960      Eskişehir 
            
            Babam Afyon’da trafik kazası geçirdiğinde çocukluk duyguları içinde 11 yaşında iken yazdığım ilk şiirim 
             
            ÇOBAN 
            Çoban! 
            Önünde sürüsüyle 
            Elinde kavalıyla 
            Dolaşır dağları. 
            Dolaşır dağları 
            Elinde kavalı 
            Önünde sürüsüyle 
            Çoban! 
            Kavalını çalar 
            Bir pınar başında 
            Sürüsünü sular. 
            Sürüsünü sular 
            Pınarın başında 
            Hayallere dalar 
            Çoban! 
            Düşünür kendini 
            Kolunda gelini 
            Büyük bir çiftlikte. 
            Ağılda kuzular 
            Avluda çocuklar 
            Mesutlar hep birlikte 
            1. tekrar 
            Ağustos 1969   Erdek 
            
            DOĞUM GÜNÜ HEDİYEM 
            Bu ilk doğum gününde dileklerim var sana 
            Önce sıhhat, uzun ömür; sonra güzellik, para. 
            En mühimi hayata hakkını verebilmek 
            Mutlular arasına en önde girebilmek. 
            Çok küçüksün Ayşegül, daha çok uzun yolun 
            Annen, baban, kardeşlerin birlikte mutlu olun. 
            31.1.1970 Cumartesi    Eskişehir 
            Dr.Cahit Yiğit'in kızı Ayşegül'ün 1. doğum günü için aynı gün yazıp, besteleyip Tabipler Odasındaki parti'de çalıp söyledim. O gün 39° ateşle yatıyordum. 
             |